Mehmet Akif Ersoy

Milli Şairimiz, İstiklal Marşı'nın Yazarı

Mehmet Akif Ersoy

Hayatı

Mehmet Akif Ersoy, 1873 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Türk edebiyatının en büyük şairlerinden biri olan Akif, aynı zamanda bir veteriner, öğretmen, gazeteci ve vaizdir. Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarında, Cumhuriyet'in ilk yıllarında ve Kurtuluş Savaşı sırasında önemli roller üstlenmiştir.

Akif, üniversiteyi Mekteb-i Mülkiye'de okuduktan sonra İstanbul Üniversitesi'nde veterinerlik eğitimi almış ve hayatını çeşitli alanlarda adım atarak sürdürmüştür. 1911 yılında Safahat adlı ilk şiir kitabını yayınlamış ve kısa sürede halkın gönlünde taht kurmuştur.

İstiklal Marşı'nı kaleme alan Akif, millî mücadelenin önemli simgelerinden biri olmuştur. 1921'de İstanbul'dan Ankara'ya taşınarak meclis için çalışmalara katılmış, İstiklal Marşı'nın kabul edilmesiyle birlikte halkın bağımsızlık duygularını en iyi şekilde dile getirmiştir.

Akif, 1936 yılında hayatını kaybetmiş olup, ardında sayısız eseri ve Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesi olan İstiklal Marşı'nı bırakmıştır.

Değerleri ve Mirası

Vatanseverlik

Akif, vatanseverlik anlayışını sadece şiirlerine değil, günlük yaşamına da yansıtmıştır. Kurtuluş Savaşı’na verdiği destek, ona halkın gönlünde önemli bir yer kazandırmıştır. Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi için gösterdiği gayret, hala örnek alınacak bir modeldir.

Dinî Duyarlılık

İslam dini Akif'in hayatında ve eserlerinde önemli bir yer tutmuştur. Akif, dini değerlere sıkı sıkıya bağlıydı ve bu hassasiyetini eserlerine de yansıttı. Örneğin, Safahat adlı eserinde hem halkı dini konuda bilinçlendirmek hem de dinin içindeki yanlışları eleştirmek amacını gütmüştür.

Edebî Katkılar

Mehmet Akif, sadece İstiklal Marşı’yla değil, Safahat adlı eserindeki şiirlerle de Türk edebiyatına büyük katkılarda bulunmuştur. Şiirlerinde toplumun sorunlarını ele almış, halkı bilinçlendirme adına önemli mesajlar vermiştir.

Eserleri

Mehmet Akif Ersoy, Türk edebiyatına sayısız önemli eser bırakmıştır. Bunların başında "Safahat" adlı eseri gelmektedir. Safahat, şairin fikir dünyasını, toplumdaki sorunları, vatanseverliği ve dini duyarlılığını içeren 7 kitaptan oluşur. Ayrıca pek çok manzum şiir ve makale de Akif'in edebiyat dünyasında önemli bir yer tutmaktadır.

Akif, ayrıca gazetelerde ve dergilerde de yazılar yazmış ve halkı bilinçlendirmek amacıyla pek çok vaaz vermiştir. Eserlerinde toplumsal sorunları, eğitimi, dini, vatanı ve milletin geleceğini önemsemiş, her bir kelimesiyle halkı bilinçlendirmeyi amaçlamıştır.

Mirası ve Etkisi

Mehmet Akif Ersoy'un bıraktığı miras, sadece edebiyatla sınırlı değildir. Şairin vatanseverliği, dini duyarlılığı ve halk için yaptığı katkılar, bugün hala halk arasında yaşatılmaktadır. İstiklal Marşı'nın her kelimesi, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesidir. Bu anlamda Akif, sadece bir şair değil, aynı zamanda bir liderdir.

Akif'in mirası, sadece Türk halkı tarafından değil, dünya çapında da takdir edilmiştir. Özellikle bağımsızlık mücadelesi veren milletler, Akif'in şiirlerinden ilham almış ve onun vatanseverlik anlayışını örnek almıştır.

İstiklal Marşı


  "Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
  Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
  O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
  O benimdir, o benim milletimindir ancak.

  Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!
  Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl?
  Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,
  Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.

  Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
  Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
  Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım;
  Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

  Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
  Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
  Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,
  "Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?

  Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
  Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
  Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
  Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın.

  Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!
  Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
  Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı;
  Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.

  Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
  Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ!
  Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
  Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

  Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
  Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
  Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeli-
  Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli
  
  O zaman vecd ile bin secde eder –varsa- taşım;
  Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,
  Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na’şım;
  O zaman yükselerek Arş’a değer, belki başım.
  
  Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;
  Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
  Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
  Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
  Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!

  MEHMET AKİF ERSOY" 
  

Web hosting by Somee.com